Yalnızlığın İcadı (1984) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yalnızlığın İcadı (1984) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Nisan 2013 Pazartesi

Bir hüznü en iyi anlatan şey sessizliktir

"Kapağa çıkan her soğan yalnızdır..."
Bülent Parlak, Dergâh, 276.

İki türlü kitap okumanın heyecanına henüz paha biçemiyorum. Hâlâ Topkapı Sarayı'nda duruyorsa, kaşıkçı elması bana paha biçme konusunda yardımcı olabilir. Biri, ilk kez okunacak ve dolayısıyla tanışılacak bir ismin kitabı. Diğer ise yıllarca dergiler vasıtasıyla takip edilip ve tanınıp, sonrasında okunan bir ismin kitabı. Bu kitap önerisi, ikinci madde üzerinden yürüyecektir ve asla yalnız değildir.

"Kuyuya düşünce bütün bir insanlığa küsmenin artık hükmü kalmaz bilirsiniz. Ve yine bilirsiniz ki insan ölüme sevdiğinin hediye ettiği kaşkolla gitse de sonuç değişmeyecektir."

Yalnızlığın İcadı (1984), şair Bülent Parlak'ın 2010 yılında çıkan Sevgili Huzursuzluğum adlı şiir kitabından sonra 2012 yılında yeryüzüne salındı. Matrak bir kitap gibi görünebilir lâkin bu matraklık 1984 yılında yazarın, babasını kaybetmesinden sonra kendisine zerk olan hüznün, mecnûnlaşma hâlidir.

Üç bölümden oluşan kitaptaki her yazıda ve hatta yazı başlıklarında bu mecnûnlaşma hali rast makâmında raks eder. Toplamda 30 denemeye barınak olmuş kitabın en harikulade tarafı, toplu taşıma araçlarında zevkle okunabilmesidir. Şunu ciddiyetle belirtmek isterim: Toplu taşıma araçlarında zevkle okunan her kitap, henüz herkeste olmayan bir televizyondur. En arkadaki öğrenci bile yanınıza gelip sayfaları izleyebilir.

"İnsan sevdikleri hata yaptığında aynı hatayı yapmalı. Yapmalı ki yalnız kalmasın utanırken."

Hem deneme, hem de otobiyografi gözüyle değerlendirebileceğimiz kitapta, çocukluğumuzun çekimserliğiyle karşılaşıyor ve Facebook'ta ilkokul aşkımızı bulmuş kadar heyecanlanıyoruz. Sonra "ilk selam" bâbında karşımıza çıkan şu cümleyle arkadaşlık talebi gönderiyoruz:

"İlahi adaletin sağlanması için içimizden birilerinin haksızlığa uğraması gerekiyordu. El kaldıran ben oldum."

Çok sevdiğiniz bir dostunuzun hakkı yenmiş, buna diğer dostlarınız ses etmemiş, "hayırlısı" demiş, fakat siz buna anlam veremeyip "mevzu" çıkarmış olabilirsiniz. Takdire şayan bir tarafınız olduğu muhakkak, kitabın ikinci bölümü sizin için geliyor:

"Herkesin razı olduğu bir haksızlığa isyan etmek kolay değildir."

Bu kadar şakalaşmak yeter. Bunu ben değil kitabın üçüncü ve son bölümü söylüyor. Sükûnetle harmanlanmış bir romantizm, pembeleşinceye kadar kavrulmuş bir sevgi, altı kısılmış ve küstürülmüş bir tencere kadar yanık arkadaşlık bu bölümde. Ben bu bölümü daha çok hüzzâm makamında eserler dinleyerek okudum, tavsiye ederim. (Bkz: Akşamın Olduğu Yerde Bekle Diyorsun, Ben Giderim Izdırabın Üstüne, Gözlerin Karanlık Geceler Gibi, İçimde Kim Vardır Bir Bilebilsen.)

"Pencere kenarında sizi bekleyen kimse yoksa istasyonlara artık uğramasa da olur trenler."

Efendim Yalnızlığın İcadı (1984), Bülent Parlak'ın hepimizin aleyhine şahitlik yaptığı bir kitap. Bu yüzden kendisinin bu külfetine minnet borçluyuz. Borcunuzu ödemek için kitabı okuyabilirsiniz. Zira borç, yiğidin kamçısıdır. Adı Y harfiyle başlayanların hepsi bu yiğitlere dahildir.

Yağız Gönüler
twitter.com/YagizGonuler