Bazuka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bazuka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Eylül 2013 Cumartesi

Aşkta ve savaşta

Bazuka: isim, askerlik Fransızca bazooka
Öz itmeli mermi atan, genellikle zırhlı araçlara karşı yakın savaş sırasında kullanılan hafif silah, roketatar.
- Türk Dil Kurumu

Üniversitede, kulakları çınlasın Türk Edebiyatı’nda Araştırma Metotları dersimizin kıymetli hocası Yard. Doç. Dr. Köksal Seyhan, edebiyatın, tabir-i caizse, kendini satması için hiç eskimeyen iki konusu vardır; biri savaş diğeri aşk, derdi. Uyurkulak’ın Metis’ten Nisan 2011’de çıkan öykü kitabı Bazuka, içinde yer alan dokuz öyküsüyle dokuz savaş sahnesini, dekorunda aşkı da eksik bırakmadan okuyucuyla buluşturuyor.

Aşk, yalnızlık ve şiddete dair hikâyeler” yazıyor kitabın kapağında ve bu üç kelime öykülerin duygusunu çok iyi bir şekilde özetlemeye yetiyor.

Ben de şiddeti, onu serinkanlı bir pervasızlıkla, sadece estetize etmekle yetinip çıplak haliyle anlatamayacak kadar yakından tanıdım sanırım. Öyle her tarafından irin ve kan fışkıran, insanların birbirlerinin gözünü oyduğu, feryat figanla dolu bir hayattan söz etmiyorum elbet. Ama gördüklerim bana yetti.” diyor Murat Uyurkulak Radikal Kitap’ta yayınlanan bir röportajında.

Hep bir kazanan ve kaybeden var bu dokuz anlatıda, tıpkı savaşlarda olduğu gibi ve biz okurken bakış açımız daima mazlumdan yana, onunla eş ve eşit hislerimiz. Söylendiği gibi, öykülerde bombalar patlamıyor, kimsenin kimseye silah doğrulttuğu yok, kan kırmızıya boyanmıyor sayfalar. Ancak savaşın en tehlikelisi var, hissettirmeden olanı, isimle cisim bulmayanı, seslendirmeden inkâr edileni, aşk için ve aşk ile yapılanı.

İlk öykü Tutkular Kitabı’nda kaliteli ancak hak ettiği değeri görememiş edebiyatın aşkı uğruna yapılan savaşı, okurun bu aşk ile kendini var etme çabasını görüyoruz. Öykülerin birçoğunda ise kadınlık ve erkeklik kavramları, beraberinde cinsel tercihlerin sorgulanmasını getiriyor ve aşkın engel tanımayacağını okuyucunun gözüne gözüne sokuyor. Kitaba ismini veren öykülerden biri olan Aşk, Yalnızlık ve Bazuka’da da yine kadın bedeni üzerinden edebi yollu bir siyasetin tartışıldığına şahit oluyoruz. Sadece bir meta olduğunda hakkında her türlü söylevi verebileceğimiz kadının kalbe dokunduğunda nasıl uğruna savaşılacak bir kutsal olduğunu görüyoruz.

Bazuka, inandıklarımızın, inandırıldıklarımızın, önyargılarımızın, kimliklerimizin, doğru bildiklerimizin, farkında olmadıklarımızın vücuda getirdiği dünyada yine bu yapı taşlarına karşı açılmış bir savaşın anlatısı, kılıcı da aşkla bilenmiş. O vakit, gazamız mübarek olsun.

Feyza Gönüler
twitter.com/FeyzaGonuler

24 Kasım 2012 Cumartesi

Aşk, yalnızlık ve şiddete dair hikâyeler

Üç duygu vardır ki insan hayatının tamamında yerleri hep derin olmuştur. Ortaokulda şiddete maruz kalırsanız, bunu ömrünüz boyunca unutmazsınız. İlk aşkınızla lisede tanıştıysanız, bunu ömrünüz boyunca unutmazsınız. Yalnızlık, ömür boyu.

Murat Uyurkulak; yapıtları Almanca ve Fransızca'ya çevrilen bir hikâye ustası. Usta diyorum zira Türk edebiyatına sunduğu üç kitabıyla da bunu gösterdi. "Bazuka"ya başlamadan önce sizi bombalanmaya hazır olmak için Can Yücel'in çevirdiği, William Shakespeare'in "66.Sone"sinden bir söz karşılıyor: Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez...

"Genelde çok konuşmam, söyleyecek önemli bir lafım varsa da sona saklarım, gözlemlerime göre böylesi daha tesirli oluyor, bir vakitten sonra sen ağzını açtığında herkes kulak kesilmeye başlıyor."

"Tutkular Kitaplığı", "Kurtuluş On İki", "Kuş Yuvası", "Pembe", "Şarap", "Derviş", "Kırmızı", "Gülsüm" ve kitabın adı olan "Aşk, Yalnızlık ve Bazuka" hikâyeleriyle, girişte belirttiğim gibi üç duygu sarsacak zihninizi. Hikâyelerin hepsi sanki farklı filmlerin en önemli sahnelerini anlatıyor bize. Başlarken bünyenizi ele geçiren merak, ortalarda yerini heyecana ve biterken de şaşkınlığa bırakıyor. Murat Uyurkulak, okuyucuyu ayakta uyutuyor.

"Edebiyatçının eseri kalır, okuyucu ise ölür… Okudukça zevkleriniz incelir, daha tuhaf, daha rafine kitaplara, yazarlara el atmaya başlarsınız, bu meşgale sırasında muhtemelen hayat gailesi bakımından dibe doğru kaymaktasınızdır.. Okuduklarınızı, müstesna olduğunu düşündüğünüz satırları birilerine anlatmak istersiniz, zira şahsa mahsusun hazzı kısa sürer, ömrü uzun olan paylaşmaktır..."

Kaktüs gibi olan hikâyeleri okurken dikkat edin, gözünüze batmasın.

Yağız Gönüler
twitter.com/ekmekvemushaf