Asmalımescit'te Cinayet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Asmalımescit'te Cinayet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Haziran 2016 Pazartesi

Asmalımescit’te cinayeti kim gördü?


Nuhun Gemisi’ne bindiğini varsayan/sanan her milletten insanın aktığı yer Taksim, İstiklal. Gece hayatının canlı olduğu Beyoğlu gibi sokakların, semtlerin mekân olarak geçtiği bir roman; Asmalımescit’ te Cinayet. Roman türündeki ikinci çalışması Cem Sancar’ın. Büyüyenay Yayınları arasından çıktı. Akıcı bir dil hâkim romanda. Sokağın nabzını tutan yazar, karakterlerini bu bölgeden seçmiş. Kısa cümlelerle okurun muhayyilesini canlı tutan satırlar var. Yumuşak kalpli mutedil tüccarların, Hacı Amca'ların, Neyzen’in, Balgın’ın, Dev Mor’un yaşantılarına tanıklık ediyoruz. Fakat acımasız bir mafyanın varlığı İstiklal’i yaşanması/ tutunulması zor bir yer yapıyor. Okur, etnik realitenin dışında, ilahi hikmete kafa yoran bir adamla tanışıyor. Kadir Kıymetbilir’in gözünden mafyanın elinde heba olan bir garson kızın hikâyesiyle karşılaşıyor satırlarda. Gönüllü, gizli dedektiflik yapıyor Kadir. Sıradan biri değil. Yeniçağ dinlerini araştırıyor, sorguluyor.

Romanda “Rastlantı zorunluluktur” diyor, modern zamanın dervişi Dev Mor, dostluğun kazandığı bir hayatta, insanın insana pekâlâ da merhem olabileceğini yineliyor. “Her şey yolundayken herkes bilge, herkes ermiş. Hikâye! İşler sarpa sardığında göreceksin adamı...” diyen Kadir, yer yer haklı çıkıyor. Aynı anda ezber bozan bir semt okuyucusu olduğunu anladığımız Kadir’in, kendi içsel yolculuğuna da tanıklık ediyor okur.

Saadet zincirine takılıp kalan saf gençlerin harcanmışlıkları, yanılgılarının sonuçları, cinayete kadar ilerleyen vakalar incelikli işleniyor romanda. Neyzen’in Kadir’e verdiği öğütler sayesinde yolunu kaybetmediğini anlıyoruz. Kahramanın sık sık kitaplara gömüldüğü satırlarda okur kendince sorularına cevap bulabiliyor: “Ey insan haddini bil. Ticaret ehli değilsen ağzını açma. Büyüklerin olduğu mecliste ahkâm kesme. Körler çarşısında ayna satma. Ehil olamıyorsan bari edepli ol. Öyle bir bak ki bakışınla çözülsün tüm gizemler. Sen öyle bir bak ki şifa bulsun tüm yürekler.

İnsan insanın Hızır’ıdır”... Kaybettiğimiz insanlığımızın yine insanda bulunabileceğine dair ipuçlarını görüyoruz satırlarda. “Kendi kalbini onarmaya” yazgılı bunun için çalışan birinin sükûnete ereceğini öğreniyoruz Kadir ve arkadaşlarından. Dev Mor’un şiirsel bir ifadeyle söyledikleri yabana atılacak cinsten değil: ”Baykuş boşuna ümitlenmesin! Sen yat eski yaralarının üstüne. Bulamaz seni orada hiçbir lanet, hiçbir kurşun. İnsan dediğin aynı yerden vurulmaz çünkü iki kere nasıl olsa.

Meral Afacan Bayrak
twitter.com/tarcnckmaz