Algı Kapıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Algı Kapıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Ekim 2012 Perşembe

Daha fazlasını görmek mümkün

Eğer algı kapıları temizlenseydi
Her şey insana, olduğu gibi
Görünürdü: Sonsuz.”
- William Blake

Gördüğümüz şeyler gerçekten var olan şeyler mi, yoksa bizim algıladıklarımızdan mı ibaret her şey? Eğer her şey bizim algımıza bağlıysa algı kapılarımızın sınırları nerede başlar, nerede biter? Aldous Huxley bu soruyu meskalin isimli bir uyuşturucunun kobayı olarak yanıtlıyor. Meskalini aldıktan sonra yaşadığı tecrübeyi o zaman dilimi içinde yapılan ses kaydından da faydalanarak okuyucularına aktarıyor. Gördüğü şeylerin ne kadar çarpıcı olduklarını, sandalyenin ayağının, pantolonunun kıvrımının o an bütün insan ilişkilerinden ve hırslardan daha önemli olduğunu anlatıyor. Öyle ki insanın algısı o denli açık olsa gözünün önündeki şeylerin güzelliğinden dehşete kapılacağını ve hayatına devam etmek için gerekli ilişkilerini yürütemeyeceğini iddia ediyor. Bu iddiasını da deney sırasında götürüldüğü yerde baktığı kitaplar ve resimlerle ilgili algısının gösterdikleriyle destekliyor. Böyle ilginç bir deneye şahit olmak bir yana algının sandığımızdan da dar olduğunu ama mistik veya kimyasal yollarla ötesine geçmenin mümkün olduğunu da anlatıyor yazar. Büyük bilince dönüşün sınırlarımız dahilinde olabileceğinden bahsediyor.
            
Kitabın ikinci kısmı olan “Cennet ve Cehennem” bölümünde çok basit bir soru sorarak başlıyor Huxley: “Neden bütün cennetler mücevherlerle doludur?” Düşündüğümüz zaman Hristiyanlık ve İslamiyet başta olmak üzere tüm cennetlerde değerli taşların bulunduğu, hatta oradaki herhangi bir taşın buradaki her türlü taştan daha değerli olduğu söylenir. Bunun nedeni algı kapılarımızın ışıkla açılması. Işık ve parıltı insan zihni için öteki dünyaya geçişin bir yolu. Bu nedenle bir dönem hipnoz da parıltılı taşlarla yapılmıştır. Hatta bir dönem ışıltılı havai fişek gösterileriyle milletlerin bilinçaltına fikirler kazınmaya bile çalışılmıştır. Aslında tiyatrodaki ışık kullanımının nedeni de bu “öteki dünya” eğiliminden başka bir şey değildir. İster mistik düşüncelere inanın, ister inanmayın sadece birkaç saniye şunu düşünün: "Her dinde ölümden sonra bir öteki dünya fikrinin olması sadece bir tesadüf olabilir mi?" 
           
Bilimle ve edebiyatla iç içe yetişmiş Aldous Huxley’nin Algı Kapıları kitabı sadece naçizane bir önerim değil, insan zihnini görmek, mistik düşüncelerin özündekini anlamak için hayatınızın bir döneminde muhakkak zaman ayırmanız gereken bir kitap.

Ümran Kio